Bugün 28 Şubat 2023. Bundan 26 yıl önce postmodern darbe olarak nitelendirilen sürecin yıldönümü. Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen bu süreçte sivil hayata müdahale edildi. Başörtülü kızların eğitim hakları ellerinden alındı, ülkenin huzuruna kastedildi. 28 Şubat’ın mağdurları ve mağdurların Meclis’teki temsilcilerinden olan AK Parti MKYK Üyesi ve Ankara Milletvekili Lütfiye Selva ÇAM, yeni dönemde başka kadınlar mağduriyet yaşamasın diye verdikleri başörtüsü mücadelelerini SABAH Gazetesi ile paylaştı.
6 Şubat’tan bu tarafa depremler ile milletimizle beraber ciğerlerimiz yanıyor. Milyonlarca vatandaşımızı direkt etkilemiş, 45 bine yaklaşan şehidimizle tarihimizin en zor günlerini yaşıyoruz. Bir de tabi ki her sıkıntılı hadisede olduğu üzere, 6’lı masa ve onları direkt ya da dolaylı destekleyen malum çevrelerin çirkin, ahlaksız ve siyasi fırsatçılıklarıyla, fitne ve fücurlarıyla uğraşıyoruz.
Milletimizin kalbini acıtan, milli duruşların sergilenmesi gereken her acılarla dolu hadise, kriz veya afet bunlar için siyasi fırsat olarak görülüyor; iktidarı, Cumhurbaşkanımızı yıpratma vesileleri olarak harekete geçmelerini tetikliyor.
Riyakârlığı bir siyaset tarzı ve alışkanlığı haline getirmiş CHP, yanına eklemlenmiş diğer unsurlarıyla hiç bir zaman samimi olmayacaktır. İşte daha dün merhum Deniz Baykal’ı ebediyete uğurladık. Kendisine en büyük kötülüğü FETÖ’cülerin tezgahladığı kasetlerle yaptılar, sonra da timsah gözyaşlarıyla törenler tertip edip defnini yaptılar.
Yasakçı zihniyetlerini hep içlerinde saklasalar da ilk fırsatta özlerine dönmeyi çok iyi biliyorlar.
Ak Parti 21 yıldır ezici gücüyle iktidarda olmamış olsaydı bunların her işi 28 Şubat zihniyetinin devamına uygun olarak devam ederdi.
Bakmayın o demokratik, özgürlükçü veya kuşatıcı söylemlerine, helalleşeceğiz diyen çıkışlarına. Milletimizin hafızalarında o dönemlerdeki hal ve çıkışları capcanlı olarak duruyor. Seçilmiş hükümeti demokrasi dışı güçlerle, tencere tava sesleriyle, ışık kapama eylemleri ile, kadroları tasfiyelerle, saçından başından başörtüsü takmış kızları sürükleyip götürmeleri ve karşı çıkan kim varsa şeytanlaştırdıklarını kimse unutmadı; video kayıtları da orada duruyor. Başörtüsü gibi pek çok yasağı biz kaldırdıkça da, Anayasa Mahkemesine gidip itiraz eden CHP’nin zihniyetinde en ufak değişiklik yok. Oradaki tek değişiklik bir zamanlar 28 Şubat mağduruyum demişlerin gidip CHP ‘de vekil olması ya da AKPARTİ nefretiyle 6’lı masada yerini alması.
Bugün 6 Parti bir araya gelip, Alfabetik sıraya göre yan yana durması ile, Erbakan’ın anma törenlerine katılıp helallik istemesiyle CHP 28 Şubat sürecinden öyle kolayca sıyrılamaz.
Diğer masada bulunan 5’li zaten yeterince komik ve aciz duruma düşmüş durumda. CHP’nin İP’i ile kuyuya inip bir daha çıkamayacak, halkımızın gönlünde hiçbir yeri olmayan, en yakın çevrelerinin dahi kendilerine oy vermeyeceği çoktan belli olmuş eklemleri için bir şey söylemeye bile gerek yok.
28 Şubat ile ilgili en ateşli paylaşımları yine bizzat sorumlusu olanların, Merve Kavakçı’ya “dışarı dışarı” diye alkış tutanların bugün en ateşli 28 Şubat sürecinin karşıtlığını yapıyor. Diğer taraftan ise, şahsım da dahil olmak üzere binlerce mağdur, o dönemi en derin acılarla yaşamışlar o travmatik günleri bir daha hatırlamamak, konuşmamak isterken; hayatında hiçbir milli / manevi derdi olmamış, davası olmamış, tatlısu bitkisi gibi yaşamış, elele tutuşma eylemine bile katılmamış, sadece uzaktan izlemişlerin şov dolu çıkışlarından da bıktık artık. Bu yılda eminim ki o gibilerin sesi yine daha çok çıkacak, yine mangalda kül bırakmadan bu demokratik kazanımlarımızı bizlerden daha çok sahiplenmiş olduklarına şahitlik edeceğiz.
17/25 Aralık ve 15 Temmuz Darbe girişimlerinden sonra Cumhurbaşkanımızın, Cumhur ittifakının bugüne kadar tarihimizde yaşanmış diğer; 27 Mayıs, 12 Eylül, darbeleri veya 27 Nisan e- muhtırası gibi ne kadar anti-demokratik girişim var ise, seçimlerle gelen her türlü milli irade karşıtı yaklaşımlara karşı topyekun bir mücadeleyi kararlılıkla yürüttü. Hangisine, kim, ne kadar destek verdi ya da köstek oldu bunu ileride tarih çok daha iyi yazacak olsa da milletimiz yakinen takip etti.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın 40 yıllık siyasi ahlak ve duruşuyla, 21 yıllık AKPARTİ ‘nin milli ve vatanperver çabalarıyla seçimle gelen hangi iktidar olursa yine seçimle gidebileceği güçlü bir yönetim modelini ülkemiz için çok önemli bir kazanımı sağladı.
Siyaset dışı baskı ve yöntemlerin önünü tıkadı ve mertçe de rakiplerine, “buyrun siyaset meydanına, orada bizi yenin” çağrısında bulundu. Buna rağmen hala zihniyet aynı olduğu için CHP lideri ABD’deki hamburger kaçamak partilerinden, Londra’daki çevrelerinden desteklerini alarak bir iktidar olma çabasını ısrarla devam ettiriyor. Sayın Genel Başkanlarına kendi partilerinde akıl verecek uzmanları da artık kalmadığı için yurtdışından Türkiye’yi tanımayan, köşesinden zum toplantılara katılarak şirketlere paralı danışmanlık yapanlardan medet umuyor.
AKPARTİ Hükümeti, takiyeciliği bir maharet olarak görüp kullanan FETÖ’yü sızdıkları tüm deliklerden, devletimizin içinden itinayla temizledi, büyük mücadeleler verdi; halen daha da yurtiçi ve yurtdışı uzantılarıyla savaşmaya devam ediyor. Ama görüyoruz ki bu takiye kültürü 6’lı masada hayat bulmuş durumda. Yüzlere maskeler takılarak önce kendilerine, sonra birbirlerine ve daha sonra da milletimize inanmadıkları ve yapmayacakları ne varsa takiye yöntemleri ile anlatmaya devam ediyorlar.
Ne 6 Şubat depremlerindeki a derin acılarımız bunları insafa getiriyor ne de geçmişteki yaşanan elim hadiselerden dersler alıyorlar. Tüm işleri gayri samimi, yalan, şov içerikli ve siyasi rantlar kazanmak üzere halkın algı ayarları ile oynamak üzere kurgulanmış durumda.
Şu an bizim, 6 Şubat ile başlayan o ağır ve acılarla dolu milletimizin yükleri en önemli gündemimiz. Biz de Allah’ın inayetiyle bu devasa yükleri hem Parti olarak, hem de Hükümetimizle, Cumhurbaşkanımızın liderlik gücüyle omuzlarımıza aldık, inşallah birkaç yıl içinde de toparlaya toparlaya çözeceğiz. 6’lı masa da buyursun 6 Şubat’ı, 28 Şubat’ı vs. konuşup dursun, siyasi algılarla, sosyal medya üzerinden aklı sıra hükümeti sıkıştırdığını zannetsin. Biz milletimizin ferasetine, adaletine ve hamiyetperverliğine gönülden teslim olmuş durumdayız. Biz onların her an zaten içindeyiz.
Çünkü bizler her dönemde her anında milletimizin yaşadığı krizin, acının ya mağduru olduk ya da parçası olduk, biz milletin hem bir parçası hem de temsilcisi olmayı hep çabaladık.
Öyle uzaktan sırça köşklerinden iş yapmayan ama sürekli kusur arayan muhalefet zihniyetinin bu duruşu anlaması ve uygulaması mümkün değil. Yüreklerle dertlere ortak olunur, yaldızlı laflarla değil!
Onlar 6 Şubat’ı, 28 Şubat’ı hatta tarihte olan tüm diğer önemli günleri konuşa dursunlar, bizim ne öyle boş bir vaktimiz var, ne de öyle eli boş, gönlü boş bir halimiz var. Göz yaşlarımızı yüreğimize gömerek acıların azalması için depremzede ailelerimizle hemhal olmaya, elimizin yettiğince yük almaya devam edeceğiz biz inşallah.
Buyursunlar 28 Şubat’ın müsebbipleri de 28 Şubat’ı konuşsunlar, meydan yine onların olsun. Tıpkı depremlerin istismarını yaptıkları gibi, demokratik hak ve hukukun gayrisamimi savunuculuğunu da yapsınlar.
Ama milletimiz oradan yine izlediğini de unutmasınlar. O “bidon kafalı, göbeğini kaşıyan” diye küçümsedikleri asil milletimizle birlikte acımız çok büyük ve çok derin olsa da bu günlerin yaralarını yine biz saracağız inşallah.
O iktidar olma hırslarınızla, o gözü dönmüş hallerinizle kazanacağınız her türlü siyasi fırsat ve güç de yerin dibine batsın!
Biz öyle bir dünyanın asla parçası olmayacağız!
Kaynak : Sabah Gazetesi, Takvim Gazetesi, A Haber