FETÖ’nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz 2016 gecesi Meclise ilk gelen milletvekillerinden olan AK Parti MKYK üyesi ve Ankara Milletvekili Çam, o gece yaşadıklarını AA’ya anlattı.
15 Temmuz günü Genel Kurulun çalışmadığını ancak bir gün önce yoğun bir çalışmadan çıktıklarını anlatan Çam, bir hareketlilik olduğunu ailesinin Gölbaşı’ndaki evinde aniden vekillerden ve teşkilattan gelen telefonlar ve mesajlarla öğrendiğini söyledi.
O günlerde AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı görevini yürüttüğünü hatırlatan Çam, bilgi almak isteyen milletvekillerinden 20.30 civarında telefon gelmeye başladığını aktardı.
Çam, “Gün içerisinde Ankara’da uçakların geçişlerine şahitlik ediyorduk ama çok da önemsemedik. Çünkü 30 Ağustos arifesinde Ankara’da bu tip hazırlıklar olur.” dedi.
“Gölbaşı Özel Harekat’ın bombalanmasıyla işin ciddiyetini anladık”
Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı binasının bombalanması ve çok sayıda şehit ve yaralıların olduğu bilgisini alınca işin ciddiyetini anladıklarını dile getiren Çam, “Bu işin çok basit bir şey olmadığı, sadece bir kalkışmanın ötesinde darbe girişimi olduğu ve bu gecenin uzun geçeceği hissiyatını bize verdi.” diye konuştu.
İstanbul Boğaziçi Köprüsü’ndeki hareketliliğin haberini aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın özel kalem müdürleri ile irtibata geçtiklerini belirten Çam, onlardan bunun paralel yapılanmanın bir kalkışması olabileceği noktasında bilgi aldıklarını söyledi.
Bu bilginin ardından hızlı bir şekilde organize olduklarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşları meydanlara davet etmeden önce AK Parti Kadın Kolları teşkilatlarından il ve ilçe başkanlıklarına gitmelerini istediğini anlatan Çam, Ankara’daki kadın kolları teşkilatını ise AK Parti Genel Merkezi’ne yönlendirdiğini kaydetti.
Çam, 12 yaşında olan kızını annesine emanet ettiğini, iki oğlu ve eşiyle abdest alıp yatsı namazını kıldıktan sonra evdekilerle vedalaşıp ayrıldıklarını anlattı.
Çam, Başbakanlığa doğru giderken AK Parti Grubu’nun Whatsapp grubunda yaptıkları yazışmalarla TBMM’yi açmaya karar verdiklerini belirtti.
Meclis’te ilk gelen milletvekilleri arasında kadınlar ağırlıkta
Meclis’e doğru giderken yaşadıklarını anlatan Çam, Genelkurmay Başkanlığına doğru tankların hızla gittiğini gördüklerini ve tankları sirenleri çalarak ve üzerlerine doğru sürerek rahatsız etmeye çalıştıklarını ifade etti.
Çam, “Tanka ne yapabilirsiniz ki bir arabayla neticede? Dursa, geri geri gelse sizi ezebilecek durumda. Orada onları sıkıştırmak bile rahatsız edici bir unsurdur, diye düşündük. Dikmen kapısına otobüsleri koymuşlardı, içeriye girişe izin vermiyorlardı. Milletvekili olduğumu öğrenince biz girebildik ama bizden sonra gelen arkadaşlarımız o şekilde de girememişler. Ankara Milletvekilimiz ve Grup amirimiz Ahmet Gündoğdu’nun odasında arkadaşların olduğunu söylediler, oraya gittik biz de. O ortamda kadın milletvekili ağırlığı çok fazlaydı. Kadınlar biraz daha hızlı bir şekilde Meclise gelmişti. 100’ün üzerinde milletvekilimiz o gün Meclisimizdeydi.” diye konuştu.
“Meclis’te o bütünlüğü halkımızın görmesi çok büyük önem taşıyordu”
O dönem TBMM Başkanı olan İsmail Kahraman’ın Meclisi açma kararının, o gecenin en kritik kararlarından biri olduğunu dile getiren Çam, “Meclis’te o bütünlüğü, demokrasiye sahip çıkmayı halkımızın görmesi çok büyük bir önem taşıyordu. Sadece iktidar milletvekillerinin değil muhalefet milletvekillerinin de orada olması çok önemliydi. Bir parti hariç bütün partilerin milletvekilleri o gün Meclisteydi.” dedi.
Meclisi açma kararını verdikten sonra Genel Kurulun kapısını açmak için bir çabaya giriştiklerini ve Genel Kurul kapısının anahtarını bulmaya çalıştıklarını belirten Çam, sonuçta kapıyı açtıklarını ve tüm milletvekillerini Meclis’e davet ettiklerini dile getirdi.
“Demokrasimize sahip çıkıyoruz” mesajı
O anları ölümsüzleştirmek isteyen basın mensuplarının da basın locası yerine Genel Kurul salonuna girdiğini aktaran Çam, “Milletvekillerinin demokrasiye sahip çıkışını göstermek çok büyük bir önem taşıyordu.” değerlendirmesinde bulundu.
Normalde katip üyeler olurken o gün siyasi partilerin grup başkanvekillerinin Meclis Başkanı’nın yanında oturmasına karar verildiğini hatırlatan Çam, o dönem partilerinin grup başkanvekilleri olan Mehmet Muş ve Özgür Özel’in, Genel Kurul salonunda TBMM Başkanı Kahraman’ın yanına oturduğuna işaret etti.
TBMM Başkanı Kahraman’ın, konuşmasında “Türkiye’de darbeler dönemi kapanmıştır; biz burada sadece iktidar vekilleri olarak değil muhalefet milletvekilleriyle beraber demokrasimize sahip çıkıyoruz” mesajını verdiğini anımsatan Çam, “O gün demokrasiye sahip çıkan, meydanlarda ölümü öldüren insanlar vardı. Bunu milletvekilleri olarak da söylüyorum.” ifadelerini kullandı.
Çam, o gece en fazla “tankları nasıl durdurabiliriz” konusunun araştırıldığını dile getirdi.
“Dimdik duran milletvekilleri vardı”
Meclise düşen ikinci bombanın doğrudan Genel Kurula yönelik olduğuna şahitlik ettiklerini kaydeden Çam, “İnanılmaz bir gürültü. Şu anda bir gürültü duysanız hemen irkilirsiniz ama o gün ayağa kalktık ve ‘Ne olursa olsun demokrasimize sahip çıkacağız, başaramayacaksınız’ diye öyle bir hırsla bağırdık ki. O gün içimizde ne bir ölüm korkusu ne bir ‘çocuklarımız ne olur’ korkusu vardı. Herkes şehit olmak üzere yola çıkmıştı. O gün onların başarılı olmamaları için gereken neyse onu yapmak üzere bilenmiş, dimdik duran milletvekilleri vardı.” diye konuştu.
Darbe girişiminin ardından gazilere yaptıkları ziyaretlerde anlatılanları aktaran Çam, “Bu ziyaretlerde şunu öğrendik. Meclise bomba atıldıktan sonra Genelkurmay’ın önündeki halk, ‘Milletvekillerine bile kastettiklerine göre bu iş burada bitmeyecek’ diyerek Genelkurmaydan içeri girmişti.” dedi.
“O gün bizim kutsallarımızın tamamına saldırıldı”
Mecliste sığınak olarak basına yansıyan yerin aslında kalorifer dairesi olduğunu ifade eden Çam, akıl birliği yaparak ne yapılacağına karar verdiklerini belirtti.
Ne pahasına olursa olsun Mecliste kalıp milli iradenin tecelligahını terk etmemek üzere kararlılıkla süreci takip ettiklerini kaydeden Çam, polislerin Meclise inmeye çalışan helikopterleri püskürtmeye çalıştığını anlattı.
Geniş arazisi ve içeriye havadan saldırarak sızabilme şartlarının olması nedeniyle aslında Meclis alanının güvenli olmadığının altını çizen Çam, “Bir gün önce Genel Kurulda belki çata çat mücadele eden, fikir olarak hiçbir şekilde örtüşmeyen vekillerin aynı masa etrafında bir araya geldiği, ülkenin birlik ve beraberliği için kafa yorduğu bir ortamı görmüş olduk. Orada bir metin yazılması için karar verildi. O zaman Ankara Milletvekilimiz olan Aydın Ünal’ın kalemi çok iyidir, nasıl yazılsın diye kafa yoruldu. Önemli olan milli birlik ve beraberlik vurgusuydu. Ona dikkat edildi. Bir parti dışında tüm partilerin burada olması ve milletvekillerinin Meclisten ayrılmaması çok çok önemliydi.” değerlendirmesinde bulundu.
Öğle saatlerinde Genel Kurulu tekrar açmaya karar vererek sabah 09.00 gibi dışarı çıktıklarını, tablonun çok daha vahim olduğunu o zaman gördüklerini belirten Çam, “Savaşlarda bile meclisler hiçbir şekilde bombalanmaz. Oranın bir kutsiyeti var. Ama o gün bizim kutsallarımızın tamamına saldırıldı.” dedi.
“Milletimizin sağlam duruşunu hiç kimse yıkamayacak”
“Allah bir daha bu ülkeye, vatandaşlarımıza böyle bir şey yaşatmasın” temennisinde bulunan Çam, “Tüm dünya bilsin ki Türk milleti hiçbir zorbalığa, demokrasi dışındaki kalkışmaya müsaade etmeyecek. Bu bizi birlik ve beraberlik noktasında çok güçlendirdi.” ifadelerini kullandı.
Hangi kimliğe bürünürse bürünsün hiçbir terör örgütüne müsaade edilmeyeceğini vurgulayan Çam, “Milletimizin sağlam duruşunu hiç kimse yıkamayacak. Biz yolumuza sağlam adımlarla devam edeceğiz.” dedi.
Çam, Meclise bomba atıldığı an hırsla ayağa kalkan bütün milletvekillerinin “demokrasimize sahip çıkacağız” diyerek buna karşı dimdik durmalarını, kartonların üzerinde milletvekillerinin cemaatle namaz kılmasını, kızının o gece yaşadığı “Annem, babam, abilerim ölecek, ben hayatımı nasıl sürdürürüm” şeklindeki kaygısını asla unutmayacağını ifade etti.
AK Partili Çam, kendisini o gece en çok etkileyen olayı ise şöyle anlattı:
“Kapının önünde iki oğlum ve eşim Genelkurmayda neler olduğuna bakıyorlar; tam o sırada Meclise bomba atılıyor. Oğullarımdan birinin yanındaki polisimiz yaralanıyor. O anı onlar bizzat yaşıyorlar. İçeride ne olduğunu bilmiyorlar. Milletvekili olarak hepimiz bunların öldürmek üzere hedeflerindeydik ama şunu da bilsinler ki ölüm de dahil olmak üzere korkumuz olmadı, bundan sonra da olmayacak.”
Çam, oğlu Ahmet’in yaşananları cep telefonuyla kayda aldığı sırada Meclise ikinci bombanın atıldığını, Meclise gelirken ve bombalanma anında çekilen görüntülerin, o gece yaşananlara da ışık tuttuğunu sözlerine ekledi.