“28 ŞUBAT” SİYASET TARİHİMİZİN KARANLIK SAYFALARINA GÖMÜLMÜŞ EN ACI VAKIALARDAN BİRİSİDİR

1000 yıl geçse de bu süreç asla bitmeyecek tehditleri savuran karanlık ve darbeci bir zihniyetin çeyrek asrı bile bulamadan siyaset tarihimizin karanlık sayfalarına gömülmesidir 28 Şubat süreci.

Seçilmiş bir hükümete ve Başbakana yapılan farklı tür bir darbe yöntemiyle halkın iradesine, milli egemenliğe ve ülkemizin bekasına yapılan alçakça bir saldırıdır, 28 Şubat.


Merhum Başbakan Erbakan’a yönelik dayatılmak istenen alçakça maddeler ile, hükümetin düşürülmesi ile ve İstanbul’un en başarılı Büyükşehir belediye başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu şiiri gerekçe göstererek hapse atılması ile ve daha bunlar gibi binlerce alçakça yapılmış saldırılar ile siyaset tarihimizin en acı ve en karanlık günleridir, 28 Şubat. Binlerce vatan evladımızın eğitim, iş ve sosyal hayattan mağdur edildiği, kirli ellerin pis oyunlarıdır, 28 Şubat.


Onlarca bankanın içinin boşaltıldığı, milyarlarca dolarlık millet kaynaklarının bir avuç alçak rantçılara peşkeş çekildiği, gecelik enflasyonunun %8000 -10000’i gördüğü, inanç ve yaşam hürriyet kısıtlamaları arasında karanlık ellerin ülkenin can damarlarını tuttuğu günlerdir 28 Şubat.

Yaşadığımız o sancılı günler iç politikada kamusal alan yasakları üzerinden okundu, dönemin medyası ve vesayet sisteminin temsilcileri bunun böyle okunmasını istedi.

Başörtü yasaklarını, kamusal alan mağduriyetlerini bugün hala uluslararası bir toplantıda anlatamıyorsunuz. Çünkü 21. yüzyılın hukuk normları toplumun gözünün içine baka baka çiğnendi. Kadınlar ve kamusal alan yasakları üzerinden Türk siyasetine göz dağı verildi.

28 Şubat’ı okuduğumuz çerçeveyi doğru çizmek lazım. İçerde ve dışarda denklemleri değiştiren post-modern darbenin etkileri yıllarca sürdü. Dönemin koşullarında yalnızca Türkiye’de değil farklı coğrafyalarda da darbe ve benzeri antidemokratik müdahaleler yaşandı.

İşte bütün bunlara dur demek isteyen şanlı milletimizin Kasım 2002’de AK PARTİ’yi iktidara taşımış, milletvekili dahi seçilmesini engellenmiş genel başkanıyla, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile büyük bir mücadeleye girişilmiştir.


AK PARTİ olarak 3Y ile savaşma sözü verdik; YASAKLAR, YOLSUZLUK ve YOKSULLUK ile 22 yıldır gece gündüz demeden canla başla çalışmaya devam ediyoruz. 28 Şubat’ı, 12 Eylül’ü, 15 Temmuz’u ve karanlık ellerin planladığı diğer tüm menfur saldırıların bir daha asla yaşanmaması için pek çok devrim niteliğinde düzenlemeler çıkardık, tedbirler aldık. Hayatta olan müsebbiplerinden millet adına hesap sorulmak üzere yargıya taşıdık. Ülkemizin huzur ve refahına göz dikecek tüm çıkar grupları ve çeteleri uluslararası kirli bağlantılarıyla birlikte çökertildi.

Ülkemizin muasır medeniyetler seviyesini geçmesi konusunda verilen azimli çalışmalar meyve vermeye başladı. Ancak, darbeler döneminden kalan mevcut Anayasamızın topyekûn bir şekilde yüce parlamentomuzun yani milletimizin onayıyla yeniden yazılması, bizden öncekilerin ve bizlerin şahit olduğu o acı ve karanlık günlere ülkemizin düşmemesi ve yüksek standartta bir devlet nizamımızın sağlanması için sivil bir Anayasanın yeniden kaleme alınmasına büyük bir ihtiyaç vardır. İnşallah 22 yıllık 3Y ile mücadelemizin taçlandırılmasına vesile olacak bir Sivil Anayasamızın en kısa sürede yeniden yazılacağını ümit ediyorum.

Şimdi Türkiye’ye yeni bir anayasa yakışır. Sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde, Doğu Akdeniz başta olmak üzere bir çok coğrafyada güçlü stratejileri olan, bölgesel güç ve küresel aktör Türkiye dünyada barışın garantörü olarak anılıyor.

Tüm temennimiz darbeler tarihinin sonsuza kadar kapanması ve siyasetin demokrasi ile sınanmadığı bir Türkiye hayali.

Sosyal platformlarda içeriği paylaşabilirsiniz.
Share on Facebook
Facebook
Tweet about this on Twitter
Twitter

Benzer İçerikler...

Lütfiye Selva Çam